Bu konuda hali hazırda tarafıma yapılan resmi bir tebligat söz konusu değildir.
Türkiye 1 Kasım 2015 tarihinde tarihi bir seçim süreci gerçekleştirecektir. Son yıllarda yaşanan gelişmelerin bir sonucu olarak 7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleştirilen Milletvekili Genel Seçimlerinin akabinde ülkemiz yangın yerine çevrilmiş iç ve dış mihrakların iş birliği ile acil müdahale edilmediği takdirde hızla telafisi mümkün olmayan bir sürecin içine çekilmektedir.
Türkiyemiz böylesine kritik bir dönemecin eşiğinde seçim süreci yaşayacakken Milliyetçi Hareket Partisi’ne tarihi görevlerin düştüğü açıktır. Yarım asra varan şerefli geçmişi ile Türkiye’nin çimentosu haline gelen Milliyetçi Hareket Partisi’nin 1 Kasım seçimlerinden güçlü şekilde çıkması vicdani bir zorunluluktur.
Türk Milleti ve Ülkücü Hareketin kalpgahı olan MHP’den seçim süreci içinde planlı çalışma ve üstün gayretle kaçınılmaz bir zafer beklentisi içindedir. AKP hükümetlerinin uzun yıllardır yarattığı tahribatın çaresinin ancak MHP'de olduğuna inanmaktadır.
Tüm bu hususlara rağmen üzülerek görülmektedir ki, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkez yönetimi seçim için harcaması gereken enerjisini hayatını bu davaya adamış cefakar ülkücüleri bünyesinden uzaklaştırmak yönünde kullanmaktadır. Diğer siyasi Partiler bünyelerine kendilerinden olmayanları dahi kazandırıp güçlenme derdinde iken ne yazık ki Partimiz Genel Merkez zihniyeti davanın öz evlatları olan bizleri kendilerine rakip gördüklerinden olacak ki uzaklaştırma gayreti içindedirler.
Türkiye’nin hızla tarihi öneme sahip bir seçime gittiği bu süreçte Sayın Genel Başkanın hırs ve enerjisini siyasi rakipleri yerine tarafıma yöneltmiş olması oldukça manidardır. Her şeyden önce bilinmelidir ki, bizleri ülkücü yapanlar hakkımızda hüküm verenler değildir. Bilakis hakkımızda hüküm verenler yarın makamlarında oturmadıklarında da MHP’de bizler olmaya devam edeceğiz. Bizim ülkücülüğümüz her daim bakidir.
Sayın Genel Başkan, Türk siyasetinin en deneyimli şahsiyetlerinden birisidir. 70 yıla yakın hayatının 40 yılı Milliyetçi Hareketin içerisinde geçmiş olup bunun 18 yılında Genel Başkanlık makamında bulunmuştur. Bu uzun süre zarfında elde etmiş olduğu tecrübeleri ve sahip olduğu enerjisini MHP’yi iktidar yapmak için kullanması beklenirdi.
Ancak, Türk milliyetçileri ve ülkücü hareketin mensuplarının şahsıma göstermiş olduğu sevgi ve muhabbeti partide kurmuş olduğu “tek adamlık” yapısının yıkılması yolunda bir tehdit olarak görmüştür. Dün, Merkez Disiplin Kurulu’nun almış olduğu vaki ihraç kararı Sayın Genel Başkanın kongre hesaplarının bir yansımasıdır. Kamuoyunca hatırlanacağı gibi daha önce de Genel Merkez talebi ile Iğdır İl Disiplin Kurulundan ihracım istenmiş olup disiplin kurulunca yaptığım savunmaya itibar edilerek ihraç talebim oy birliği ile reddedilmişti.
Alınan bu karar mahiyeti itibariyle MHP teşkilatlarının ne denli haysiyetli olduğunun açık göstergesiydi. Bu hakkaniyetli karar malum çevreleri memnun etmemiş olacak ki aradan bir hayli zaman geçmesine rağmen önce Iğdır İl Teşkilatı kapatılmış ve ardından da bu defa hakkımdaki taleplerini Merkez Disiplin Kurulunda karara bağlatmışlar ve dün itibariyle tüm kamuoyu ile birlikte benim de konudan basın aracılığı ile haberim olmuştur.
Alınan karar hukuksuzdur ve herhangi bir tutarlı gerekçesi de bulunmamaktadır. Söz konusu kararın gerekçesi ülkücü duruş ise sonuna kadar bu duruşumu koruyacağımı, alınan bu karar Sayın Genel Başkanın istediği gibi Partimi terk edip başka mecralarda siyasi ikbal aramadığım için ise sonuna kadar Milliyetçi Hareket Partili kalacağımın herkes tarafından bilinmesi gerekmektedir. Birileri istiyor diye MHP’li olmadığım gibi yine birileri istiyor diye Partimi terk edecek, ülkümü kaybedecek de değilim. Siyasi yönetimlerde rakiplerin eylemlerini yorumlayarak haklı olarak otoriterlik kaygısı duyanlar bu duruma tepkiyi ancak kendi yönetimlerine demokrasiyi hakim kılarak gösterebilirler. Ancak ne yazık ki mevcut yapı itibariyle durumun çok farklı olduğu anlaşılmaktadır.
Hakkımda alınan bu hukuki dayanaktan yoksun kararın tarafıma tebliği ile birlikte hakkımı Türk Mahkemelerinde sonuna kadar arayacağımın bilinmesini isterim.
Zira Ankara’da adaletli Hakimler var.
Bilinmelidir ki mensubu olmakla gurur duyduğum ülkücü hareketin siyasi merkezi olan Milliyetçi Hareket Partisi üyesi olma hakkımı kimin talebi ile olursa olsun gasp ettirmem ve bu girişimlere karşı da boyun eğip sessiz kalmam mümkün değildir. Bizler Türkiye’ye demokrasi getirme iddiasında olanlar öncelikle parti içi demokrasiyi yerleştirmek ve özümsemek durumundayız. Bu sebeple Milliyetçi Demokrasi tezimiz tam da bu noktada tüm partimiz ve Türkiye için elzem bir hal almıştır.
Seçimlere harcanması gereken enerjinin şahsımın üyeliğinin gaspına harcanmış olması göstermektedir ki Makam koruma hırsı seçim gayretlerinin önüne geçmiştir. Zaman ben de dahil olmak üzere şahısların konuşulup tartışılacağı zaman değil, tek yumruk olarak tarihi seçimlere iktidar hedefi ile hazırlanma zamanıdır.
Kendi ikballerini ülkenin ikbalinden önemli görenler bilmelidirler ki, ülkücü irade buna müsaade etmeyecek boyun eğmeyecek ve tavrını yakın zaman içinde net olarak ortaya koyacaktır. İşte o zaman geldiğinde birileri için ne makam kalacaktır ne de hırsla yapışacakları koltukları.
Aksini planlayanlara inat Sinan OĞAN her daim ülkücüdür, Milliyetçi Hareket Partilidir ve 1 Kasım seçimlerinde de Milliyetçi Hareket Partisi’nin başarısı için sonuna kadar mücadele edecektir. Rahmetli büyüğümüz, ülkücü hareketin aksakalı Galip Erdem’in de dediği gibi “En büyük eksiğimiz hâlâ birbirimizi yeterince sevmeyi öğrenememiş olmamızdır”. Bu sebeple öncelikle birbirimizi seveceğiz.
Bu sevgi tükenmişliğini aşacağız. Türk milliyetçileri, Ülkücü camiamız ümitsizliğe kapılmasın. İnşallah ülkemizdeki ve Turan ellerindeki acıların dineceği, Yeniden Dirilişin gerçekleşeceği günler, Mavinin Türküsünün okunacağı günler yakındır…
Bilgilerinize saygılarımla sunarım.
Dr. Sinan OĞAN MHP 24. Dönem Iğdır Milletvekili