HDP'nin logosunda bulunan ağacın Yahudi ağacı olan Gargat olduğu gündeme geldi. Yahudilerin çok yetiştirdiği bir ağaç olan gargat ağacı hakkında peygamber efendimizin hadisi şerifi bulunmaktadır. Hz. Muhammed'in hadisinde Müslümanlar ile Yahudiler arasında büyük bir savaş çıkacağı bu savaşta taşların ve ağaçların dile geleceği söylenmiştir. Yahudileri ele vermeyecek olan tek ağaç gargat ağacıdır.
Cevap: Garkad Ağacı ve Yahudiler ile ilgili hadis ve açıklaması
Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir: “Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) şöyle buyurdu:
"Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip
gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına
saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki
Yahudi’dir, gel de onu öldür!’ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı
müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(Müslim, Fiten, 82)
Evet, Ahir zaman Peygamberi (asv) buyuruyor:
“Müslümanlar, Yahudilerle harp etmedikçe kıyamet kopmayacak. Harp olacak ve Müslümanlar onları
yenip öldürecekler. Öyle ki, Yahudiler ağaç ve taşların arkasına saklanacaklar,
o ağaç ve taşlar konuşarak, 'Ey Müslüman, ey Allah’ın kulu, arkamda bir Yahudi
var, gel onu öldür.' diyecek. Sadece arkad ağacı haber vermeyecek, çünkü bu
ağaç, onların ağacıdır.” (Ennihaye, cilt 1, shf. 87, 103, 104, 117;
İbni Mace, cild: 2, shf: 1363; Müslim, cild: 4 Shf: 2239)
Hadiste adı geçen arkad ağacı, Kâmus’ta “Sincan dikeni” veya “Yahudi ağacı” olarak belirtilir. Anadolu’nun
muhtelif bölgelerinde ise Karaçalı, Karadiken, Kunar, Çalıtohumu, Çalıdikeni,
Çeşmizen ve Hz. İsa (as) dikeni gibi çeşitli isimler altında tanınır. Boyu
iki-üç metre olan bu ağacın Lâtince ismi “PALIURUS SPINA CHRISTI”dir.
Tehlikeli dikenlere sahip olan bu ağaç, Filistin havalisinde Yahudiler tarafından hâlen çok yaygın bir şekilde
dikilmektedir...
“Onlar toplu olarak sizinle savaşmazlar, ancak müstahkem şehirlerde yahut surların ardında
sizinle savaşmak isterler. Kendi aralarındaki çekişmeleri oldukça çetindir. Sen
onları toplu sanırsın, oysa onların kalpleri dağınıktır. Öyledir, çünkü onlar
aklını kullanmayan bir topluluktur.” (Haşr, 59/14)
Bundan yıllar önce gazetecilerin, İsrail Devleti’nin o günkü başbakanı Şimon Perez’e
“Kur’an-ı Kerim, sizin devletinizin yıkılacağından haber veriyor.” diye
hatırlattıklarında, Perez şu cevabı vermişti:
“Kur’an’ın bahsettiği Müslümanlar gelsin, düşünürüz.” (Tercüman Gazetesi, Ergun
Göze, 1986)
Hadislerde Müslümanların Yahudilerle savaşacakları
açık bir dil ile bildirilmiştir. Bu savaşta Müslümanların saldırgan taraf
olmayacağını da hadîslerin metninden anlamak mümkündür. Müslümanlar dâvâlarında
haklı bulunacaklardır. Bundan dolayı Müslümanlar; Müslüman olsun gayri müslim
olsun dünya kamuoyunu arkalarına alacaklardır. Hadiste taş ve ağacın konuşması,
insanlığın ortak vicdanına, yani dünya halklarının ortak sesine teşbihtir.
Demek, dünya kamuoyu Yahudileri tasvip
etmeyecektir. Ancak Yahudileri saldırganlıklarında tasvip eden, onlara destek
veren, onları koruyan ve kollayan ve onlar adına savaşan bir kavim olacaktır. Bu
kavim, istikbali çok net gören Peygamber Efendimiz (asm) tarafından “Garkad Ağacı” olarak tasvir ve teşbih
edilmiştir.
O zaman henüz kurulmamış olan Basra ve Bağdat
şehirlerinin kurulacağını ve buralarda Müslüman halkın yaşayacağını Allah Resûlü
(asm) mucizevî bir şekilde haber vermiştir. Nitekim bu hadis-i şerife Üstad
Bedîüzzaman Hazretleri de temas etmiştir.
Bilindiği gibi hicrî 656 tarihinde Bağdat bir kez
de Hülâgu tarafından yakılıp yıkılmıştır. Böylece Benî Kantûrâ’nın yorumu
çıkmıştır. Fakat günümüzde Yahudilerle dirsek teması bulunan Amerika ve
İngiltere’nin Bağdat’ı ve Basra’yı yeniden yakıp yıkması, Benî Kantûrâ zulmünü,
bu defa Yahûdîlere destek veren Garkad Ağacı teşbihiyle birlikte, bir defa daha
gündeme getirmiştir.
S.İSlamiyet
Yahudilerin bir hadis-i şerifte yer alan değerlendirmeden korkup İsrail'in her yanına aynı ağaçtan dikme gayreti içinde olduğunu biliyor muydunuz? İşte o hadis-i şerif...
Ortadoğu’daki gelişmeleri yakından izleyen, başta İsrail olmak üzere bölge ülkelerine sık sık gelip giden ve bu coğrafyanın tarihsel sürecine ilişkin çok sayıda yayını bulunan tarih profesörü bir dostum bana önceki gün; “Yahudiler İsrail’de en çok hangi ağacı dikiyorlar ve bunun sebebi nedir biliyor musunuz?” diye sordu.
Kendisine, özellikle tarım konusunda İsraillilerin dünyanın en önemli araştırmalarına imza attıklarını biliyorum ama bir ağaca karşı özel ilgileri olup olmadığı konusunda bilgi sahibi değilim dedim. İsrail’e de şimdiye kadar hiç gitmediğimi söyledim. Kısacası sorunun cevabı bende yoktu.
Verdiği cevap çok ilginç oldu. Yahudilerin İsrail’de en çok diktikleri ağacın gargat ağacı olduğunu, bunun nedeninin ise bir hadis- i şeriften kaynaklandığını söyledi. “Yahudiler hadis-i şeriflere itibar ediyorlar mı ki” dedim. Etmiyorlar ama yine de içleri rahat değil. Tedbiren de olsa yine de bu ağacı dikmekten geri kalmıyorlar dedi. Sonra Peygamber Efendimizin konuyla ilgili bir hadis-i şerifini okudu.
Tarihçi dostumun yanından ayrıldıktan sonra bu hadis-i şerifi kaynaklarıyla birlikte sizlerle paylaşmak üzere kütüphanemdeki kitaplardan aradım buldum.
İlginçtir, hadis-i şerif daha çok kıyamet alametlerinin zikredildiği bölümlerde geçiyor. Kaynaklarda kıyamet alametleri sıralanırken, fitnenin artması, Yahudilerin Müslümanlara yönelik taşkınlık ve zulmü inanılmaz boyutlara varınca, sabır sınırı taşıp artık bu zulme bir dur demek isteyen Müslümanların kendilerini bulup cezalandırmasından çekinen Yahudilerin bulabildikleri her yere kaçıp saklanacağından söz ediliyor.
Hadis-i Şerif’te, Yahudilerin taşların ve ağaçların bile arkasına saklanacağı, buna karşın Gargat ağacından başka bütün taş ve ağaçların: "Ey Müslüman, Ey Allahın kulu, Yahudi arkamdadır, gel onu öldür" diyeceği ifade ediliyor. (Buhârî, Tecrid, IX, 73; Tirmizî, Birr, 25; Fiten, 2; et-Tâc, I, 25).
Bahsi geçen hadis-i şerif Sahih-i Müslim’de; “Öyle ki Yahudiler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak ama ağaç ve taş dile gelerek 'Ya Müslim! Ey Allah (c.c.) kulu! Gel, bak benim arkamda Yahudi var, buraya gizlendi, benim arkamda, gel onu cezalandır. diyecek. Sadece 'gargat' ağacı bunu söylemeyecek çünkü o Yahudi ağacıdır” buyuruluyor. (Kitab-ul Fiten H. 2239).
Bu kadar yalın bir gerçeklikle ifade edilen hadis-i şerif üzerinde ayrıca bir yorumda bulunma ihtiyacı duymuyorum. Her şey gayet açık ortada
Fakat izniniz olursa Gazze’de yaşanan son vahşet görüntülerinden de yola çıkarak hadis-i şerifin son cümlesinin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Ne buyuruyor Peygamber Efendimiz; “Ağaç ve taş dile gelerek, Ey Müslüman, gel, bak benim arkamda Yahudi var, buraya gizlendi, benim arkamda, gel onu cezalandır” diyecek.
Demek ki Yahudilerin artık haddi iyice aşmış zulmüne tanıklık etmek ağaçların ve taşların bile deyim yerindeyse canına öyle bir tak edecek ki, sabırları taşacak ve ihbarda bulunmak üzere dile gelecekler.
Hadis-i Şerif temel kaynaklarda böyle geçiyor. Birileri rahatsız olacak diye lafı eğip bükecek değiliz. Peygamber Efendimiz söylüyorsa El Hak doğrudur.
Nitekim Yahudiler de yaptıkları işin sonunun nereye varacağını ve tarihteki örneklerinde de görüldüğü gibi hep böyle sürüp gitmesinin mümkün olmayacağının az da olsa farkında olmalılar ki, hadis-i şerifte “sadece o ağaç söylemeyecek” denilen gargat ağacını tarih profesörünün tespitiyle ülkenin her yanına dikmekten geri kalmıyorlar. İsrailliler her yana bu ağaçtan dikeceklerine zulme son verseler daha iyi olur. O zaman muhakkak ki daha güvende olacaklardır. Bu iş hep böyle gitmez. Tarih bunun örnekleriyle dolu.
Tüm dünya tepkili
Siz bakmayın İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamların sadece İslam dünyasında tepki oluşturmuş gibi bir görüntü ortaya koyduğuna İsrail’in yıllar yılı bölgede uyguladığı ölçüsüz şiddet ve tarih boyu yapıp edegeldikleri fenalıklar tüm dünya ülkelerinde gizliden gizliye öylesine derin bir nefretin oluşmasına zemin hazırladı ki, yabancılarla konu üzerinde biraz konuşmaya başladığınızda hemen fark ediyorsunuz bunu. Kaldı ki dinsel öğretileri ve tarihsel tecrübeleri de buna uygun. Yahudilerin günümüzdeki tutum ve davranışları da bu acıları tazeleyecek türden. Burada ayıplanacak olan durum nefret duymak değil, nefrete neden olacak eylem ve davranışlara göstere göstere zemin hazırlamamaktır.
Dünyanın önde gelen medya kuruluşları ve ajansları büyük ölçüde Yahudi sermayesinin kontrolünde olduğu için, hükümetler aleyhlerine kampanya yürütülmesin, yıpratılmasınlar diye tepki göstermekte tutuk davranıyorlar. Kısacası, dünyanın gözleri önünde cereyan eden zulme karşı dünya kamuoyunda oluşan nefret henüz kitle iletişim araçları vasıtasıyla beklendiği ölçüde dillendirilmeye başlanmadı. Fanusun kapağı bir açılmaya görsün, dalga hızla büyüyecek ve zulme karşı kitlelerde oluşan nefret daha rahat gözlemlenebilecektir. Kaldı ki bu tür açık bir zulme karşı tepkili olmak için din olarak sadece İslam’a mensup olmak gerekmiyor. İnsanlık duygularını kaybetmemek yeterlidir.
Yazının başında yer verdiğimiz hadis-i şerifin vermek istediği mesajı, Gazze’de yaşanan vahşet karşısında ruhlarda oluşan kabarmayı hissedince daha rahat algılayabiliyoruz. Savaşın bile adabı vardır. Bu kadar mı gaddar olur bir insan?
Bu açıklamalar önemli
Başbakan Erdoğan’ın dün Antalya’da yaptığı şu açıklama önemlidir: “Zulüm ile abat olunmaz. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Şu anda İsrail ne yazık ki orantısız güç kullanımıyla bir insanlık dramına imza atmıştır. Bu insanlık dramı inanıyorum ki İsrail'i kendi içinde birçok sıkıntılara mahkûm edecektir. Er veya geç hak egemen olur. Zira o bombaların altında ölen çocukların ahı yerde kalmayacaktır, o savunmasız kadınların, annelerin ahı yerde kalmayacaktır, o gözyaşları yerde kalmayacaktır. Bu gidiş gidiş değil. Er veya geç hak egemen olur.”
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, İsrail’in yaptığını anlatmak için katliam ve vahşet kelimeleri yeterli kalmaz sözleri ve “İsrail’in bu tahrikleri sürdükçe terörle mücadelede başarılı olmak mümkün değildir” tespiti de fevkalade önemlidir.
Bombalar altında bile tevekkül hissini kaybetmeyen ve yılgınlığa düşmediğini tüm dünyaya gösteren bir avuç Filistinlinin cesaretinin onda biri BM Güvenlik Konseyi üyelerinde olsa dünyadaki barış ortamı çok daha farklı olurdu. İsrail ürettiği korkularla dünyanın iradesini bloke ediyor. Sizden ve tehditlerinizden korkmuyoruz diyecek Selahattin Eyyubi yürekli 3-5 devlet adamına ihtiyaç var.
Yazımızı İsra süresinden konuyla ilgili bir ayetle sonlandıralım:
“Kitapta İsrailoğulları'na şu hükmü verdik: "Muhakkak siz yer(yüzün) de iki defa (iktidar olup) bozgunculuk çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir kibirleniş-yükselişle kibirlenecek-yükseleceksiniz. Ve nitekim o iki vaadden ilkinin zamanı geldiğinde, son derece zorlu ve güçlü kullarımızı üzerinize gönderdik de (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu, yerine getirilmesi gereken bir sözdü ve gerçekleşti” (İsra, 4-5)
Not: Filistin devletinin stratejisi ne olmalı? Dünyanın desteği nasıl sağlanabilir konusunda en güzel yazıyı geçen hafta Prof. Dr. Nevzat Tarhan kaleme almıştı. Gözden kaçıranlar bakabilirler. (İlgili link: Hamas, Aliya gibi hareket etmeli)
Prof. Dr. Osman ÖZSOY Haber7